Sosyal Güvenlik Sistemi Nedir?



Genel olarak sosyal güvenlik, “Herkesin hastalık, analık, işsizlik,
yaşlılık ve ölüm gibi insan iradesi dışında meydana gelen risklere karşı
güven içerisinde olması gereğinin yanı sıra; beslenme ve barınma gibi
her türlü ihtiyacın karşılanmasıdır” şeklinde İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi’nde hedef alınmıştır. Bu anlamda sosyal güvenlik; “Mesleki,
fizyolojik ve sosyo-ekonomik riskten ötürü geliri veya kazancı
sürekli ya da geçici olarak kesilmiş kimselerin geçinme ve yaşama ihtiyaçlarını karşılayan bir sistemdir.” şeklinde tanımlanabilir.

Sosyal güvenlik, kavram olarak yeni ise de ona duyulan gereksinme
insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar, sürekli kendi iradesi dışında
bir takım tehlikeler ile karşı karşıya bulunmaktadır. Birey, devlet ve
ilim tüm gücüyle bu tehlikeleri önlemek ve ortadan kaldırmak için mü-
cadele etmektedir. Örneğin, kazalar insanları hiç beklenmedik zamanda
ve yerde akıldan geçmeyecek şekilde geçici ya da sürekli olarak acı ve
sefaletle karşı karşıya bırakabildiği gibi yok da edebilmektedir. Biraz
geciktirebilmek olanaklı da olsa yaşlılık ve ölüm değişmez doğa kurallarıdır.

Bu tehlikelerden yüzyıllarca kurtulamayan insanlar hiç değilse
zararlarından kurtulabilmenin yollarını aramıştır. İşte, bu zararlardan
insanı insan haysiyetine yaraşacak ölçüde kurtaran ya da bu ölçüden
aşağıya düşürmeyecek şekilde hafifleten sosyal güvenlik olmuştur. Nitekim
bu konuda, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 22. maddesinde
“Herkesin, toplumun bir üyesi olarak sosyal güvenliğe hakkı
vardır…” prensibi yer almış ve Anayasamızın 60. maddesine “Herkes,sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli
tedbirleri alır ve teşkilat kurar.” hükmü konularak bizde de bu hak
sağlanmaya çalışılmıştır.

Çağımızın insanları yalnız bugününü değil hayatının geri kalan
günlerinde de kendisinin ve ailesinin geçimini sağlamak ister. Bu durumda
devlet herkese asgari bir geliri garanti ederken, yine bireylere
çalışmaları sayesinde, asgari geçinme sınırının üstünde bir geliri sağ-
lama olanağı vermelidir. İnsanlığı korkutan yoksulluk, ailelerin gereksinmeleri göz önünde tutularak ulusal gelirin sosyal güvenlik amacıyla toplumda yeniden dağıtımı ile önlenebilir. Bu haliyle sosyal güvenlik, yeniden dağıtım hukuku olarak tanımlanabilir.

Geçtiğimiz asırda öncelikle, sanayi işçisinin fiziksel ve sosyal risklere
karşı korunması amaçlanmıştır. Ancak çağımızda modern sosyal
güvenlik, akılcı olduğu kadar insanca duyguları yansıtan ve toplumu
bir bütün halinde kapsayan bir sistemi öngörür. Bu bakımdan sosyal
güvenlik; çalışma gücünü beden ve ruh sağlığını geçici ya da sürekli
olarak kaybedip geliri kesilenlere, gelir garantisi sağlayarak bugününü
ve yarınını sosyo-ekonomik bakımdan güvence altına alır. Nitekim baş-
ta batı ülkelerinde olmak üzere ulusal ve uluslararası düzeyde sosyal
güvenliğin asgaride sağlanması için her türlü tedbir alınmış; toplumun
karşılaşabileceği riskleri ortadan kaldırmayı amaçlayan sistemler meydana
getirilmiştir.