Diyabet ilaçları nasıl değişiyor?
Bu haftaki yazımızda, geçtiğimiz haftalarda kısmen değindiğimiz bir konuya açıklık getirmeye çalışacağız. O da, şeker hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçların nasıl değiştiği konusu.
Bu haftaki yazımızda, geçtiğimiz haftalarda kısmen değindiğimiz bir konuya açıklık getirmeye çalışacağız. O da, şeker hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçların nasıl değiştiği konusu...
Erişkinlerde görülen tip 2 diyabet, sıklığı her gün artan ve artık obezite ile beraber tüm dünya ülkelerinin bir numaralı sağlık sorunudur. Şimdiye kadar, diyabette başlangıç tedavisi diyet ve egzersizi içeren yaşam tarzı değişiklikleri ve bunlardan yeterince fayda görmeyen hastalarda şekeri düşüren ilaçların kullanılmasıydı.
Bu ilaçların çoğu diyabet ile verilen mücadelede çok önemli ve faydalı etkilere sahipken, bazılarının ciddi yan etkileri vardı. Hatta bu yan etkilerin bazıları acıkma, kilo artışı ve ani şeker düşmesi gibi şeker hastalığının tabiatına aykırı durumlara neden oluyordu. Özellikle vücuttan daha fazla insülin salgılatan haplar, ani şeker düşmesi ve kilo artışına neden olarak tabloyu kötüleştiriyor ve vücudun kendi insülin depolarını boşaltıyorlardı.
İnsülin tedavisi vücuttaki insülin depolarını korumakla beraber, hastaların büyük bir kısmında hem iştahı açıyor, hem de kilo aldırıyordu. Hastalar da her kontrole gittiklerinde kilo aldıkları ve diyet yapmadıkları için suçlanıyordu. Bu durum, diyabet tedavisinde ciddi bir açmaza neden olmaktaydı. Ta ki, Metabolik Cerrahi uygulamaları ortaya çıkıncaya kadar.
Cerrahlar, ince bağırsağın son bölümünü yukarıya taşıdıklarında hastaların iştahlarının azaldığını, daha çabuk doyduklarını ve şekerlerinin düştüğünü gördüler. Bunun üzerine, diyabet hastalığındaki en önemli sıkıntılardan birinin ince bağırsakların son bölümünden kaynaklanan hormonlar olduğu görüldü. İlaç firmaları da hemen bu hormonları üretmeye giriştiler.
Artık, diyabet tedavisinde kullanılan ve kilo verdirdiği, iştahı azalttığı ve şekeri düşürdüğü öne sürülen ilaçlar kullanılıyor. Bu ilaçların etken maddesi ise ince bağırsaklarımızın son kısmından salgılanan, GLP-1 adı verilen bir hormon... Yani, normalde bizim vücudumuzun üretip, kullanması gereken ama bir şekilde kullanamadığı bir hormon.
Peki, bizim vücudumuzda bu hormon zaten var ama kullanamıyorsak, dünyanın parasını verip, yurtdışından hormon almamıza gerek var mı? Onu da haftaya bırakalım. Sağlıkla kalın...
SGK Haberleri
- '5 bin tıp öğrencisi aile hekimliğine kazandırılacak'
- 'Bana hizmet edeceksin' diyen kadına nafaka iptali!
- 'Hekime gelenin bel ölçüsü kaydedilecek!'
- 'Her öksüz çocuğa ayda 100 lira'
- 'Kredi kartı borcunun ödenmesi nafaka anlamına gelmez'
- 'Muayene katılım payı kaldırılmayacak'
- 'Yoksulluk nafakası verilmelidir ama bu bir ömür boyu olmaz'
- "e-Devlet’te Engel Yok Projesi" hayata geçirildi
- 1 gün bile çalışan tazminat alacak
- 1 Ocak'ta doğum borçlanması %30 zamlı olacak
- 1 TL yüzünden emeklilikten olmayın
- 1 yıl içinde başvurmayan malullük aylığını alamıyor
- 1 yıl sürmeden boşanma davası açılabilir mi?
- 1.6 milyon mezun genci gelir testi sınavı bekliyor
- 10 milyon emekliye müjde!
- 10 Soruda Evlenme Yardımı (Çeyiz Parası İle İlgili Bilinmesi Gerekenler)
- 10.4 milyon emekli bankaların gözdesi
- 100 Lira Asgari Ücret Desteğinden Kimler Faydalanacak?
- 100 lira seyyanen zammın tamamını tüm emekliler alabilecek mi?
- 100 TL ilave ek ödeme ne zaman kesilir?
- 104 iş yerinde emzirme odası ve kreş yok
- 112 çağrı merkezi 24 saat görev başında
- 112 çalışanlarına nakdi yemek yardımı verilecek
- 112 hattını gereksiz arayanlara ne kadar para cezası veriliyor?
- 12 Aydan Fazla Prim Borcu Bulunanların Sigortalılıklarının Durdurulmasına İlişkin Duyuru
- 15 yıl 3600 gün çalışan herkes tazminat alamaz
- 18 Yaş Öncesi Sigorta Girişinin Emekliliğe Etkisi Nedir?
- 18 Yaşından Küçük Çocuklar Hakkında Genel Sağlık Sigortası Nasıl Uygulanır?
- 2002-2015 yılları arasında emekli maaşları ve artış oranları
- 2008 sonrası girişliler, SSK'lı hizmetini birleştirince emeklilik kesintisi artar mı?