Yeni asgari ücrette, geçim indirimi nasıl hesaplanacak?



Asgari Ücret Tespit Komisyonu dün ilk toplantısını gerçekleştirdi. 4 milyon çalışanı, 16 milyon kişiyi ilgilendiren Komisyon toplantısının sonucunda ne olacağı belli. Asgari ücret 1.300 TL’ye yükselecek. Bu rakam üzerinde mutabakata varılacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak bu artışın istihdamı azaltmaması, kayıt dışı istihdama neden olmaması açısından hassas bir dengenin tutturulması gerekiyor. Tespit komisyonunun bu seneki çalışmaları asgari ücretin miktarına değil bu dengenin sağlanmasına odaklanmış durumda.


Maliyetini kim üstlenecek?

Komisyonun bu yılki gündemi asgari ücretin ne kadar olacağı değil, artışın etkilerinin azaltılmasına yönelik tedbirler olacak. İTO ve MÜSİAD asgari ücretteki artışın işverene maliyetinin 30 milyar TL olacağını ifade etti. Rakam ne olursa olsun, artışın işverene yansıyacağı net. Dolayısıyla, işverenlerin bu konuda gerekli önlemleri alabilmesi ve önünü görebilmesi açısından komisyondan çıkacak kararlar çok önemli.

Pek çok işveren artış sonrası istihdamı azaltma ihtimali üzerinde duruyor. Bu ihtimalin gerçekleşmesi halinde yalnızca şanslı bir azınlığın asgari ücretin artmasının olumlu etkilerini hissetmesi söz konusu olacaktır. Bu durumun yaşanmaması için dengenin sağlanması şart. Dolayısıyla, bu sene komisyonda işçi işveren değil, daha çok işveren hükümet temelli görüşmeler yürütülecek. Sonuç olarak, işverenlerin yükünün azaltılmasına yönelik tedbirlerin geliştirilmesi üzerinde mesai harcanacak.


1.300 TL’nin içi, dışı iyi hesaplansın

Asgari ücretin artması sonucu akıllara asgari ücretin vergi dışı bırakılması meselesini de getirdi. Asgari ücretin 1.300 TL olacak olması sonrası devletin vergi ve prim gelirleri de artacak. İşte işverenler bu noktada devletten adım atılmasını bekliyor. Böyle olursa kamu mali dengesi anlamında açık verilmemesini sağlayacak bir oranda anlaşılması gerekliliği doğacak. Özellikle SGK primlerinin bir iki puan düşürülmesi ciddi anlamda gündeme gelebilir.

Diğer yandan, sadece asgari ücretten SGK’ya bildirilenler için de bu formül düşünülebilir. Ancak bütün bu düzenlemelerin olumsuz etkilerinin de hesaplanması şart.

Asgari ücret artışına asgari geçim indiriminin dahil edilip edilmeyeceği konusu da komisyon toplantıları sonrası netleşecek. Asgari geçim indirimi asgari ücretin belirli bir kısmının vergi dışı bırakılması anlamına geliyor. Bu tutar çalışanın medeni haline ve çocuk sayısına göre değişiyor. Asgari geçim indirimi sonrasında mı, yoksa öncesinde mi 1.300 TL olacağı toplantı sonucunda netleşecek.


Vaatler ve gerçekler

Seçim öncesinde seçim meydanlarındaki vaatlerin gerçeğe dönüşmesi ve sonuçların olumlu olması için komisyon toplantılarında hassas bir dengenin kurulması gerekiyor. İşverenlerin istihdamı azaltmayacağı, işçinin eline insan onuruna yakışır bir rakamın geçeceği, devletin vergi ve prim gelirlerinin azalmayacağı bir yöntemde anlaşılması gerekiyor. Dolayısıyla, bu sene komisyonun üç sac ayağından en rahatının işçi kesimi olduğunu söylemek gerekiyor. İşveren ve hükümet bu hassas dengenin tutturulması için çaba sarf edecek. İşçi kesimi de bu dengenin sağlanması için fikirler üretecektir. Asgari ücretin artması sonrası istihdam azalırsa, işçi kesiminin de bu artıştan tam anlamıyla yararlanamayacağı açıktır.


İstihdama darbe vurmayın

Asgari ücret yalnızca asgari ücretle çalışanları değil, bütün çalışanları ilgilendiriyor. Asgari ücret 1.300 TL olunca, diğer çalışanların ücretlerinde de artışlar söz konusu olacak. Dolayısıyla, Ocak ayından itibaren çalışma hayatında hareketli günler yaşanacağını söylemek mümkün. Ancak bu artışın istihdama darbe vurmayacak şekilde formülize edilmesi gerekiyor. İşverene maliyetin artması halinde istihdam azalışı kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle, devletin mutlaka elini taşın altına koyması gerekiyor. Siyasi hayatında Araştırma Geliştirme faaliyetleri konusunda önemli mesailer harcamış, bu konuları bilen yeni bakan Süleyman Soylu, bu konunun altında kalkacak adımları atacaktır.
Bu hassas dengenin sağlanması konusunda gerekli çalışmalar yeni bakan ve ekibi tarafından mutlaka yapılacaktır. İşveren kesiminin de bu çalışmalara katkı vermesi ile sorun aşılır. Önemli olan çalışma barışının korunması ve bu kritik günlerde istihdam azalmadan çalışanların refah seviyesinin yükselmesi. Komisyondan çıkacak formüllerin bu dengeyi kurması ile çalışma hayatının çözüm bekleyen diğer sorunlarına geçilmesi mümkün olacaktır.